suspus — sf. 1) Susmuş, sinmiş Başını öne eğip suspus oluşlarında böyle bir huyun tesirini keşfedebilmekteyim. Y. K. Karaosmanoğlu 2) zf. Susmuş, sinmiş bir biçimde Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller suspus olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
suspus olmak — susmak, sinmek, sesini hiç çıkarmamak Bir an üçü de suspus oldular, hiç kimse konuşmadı. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
pusmak — nsz, ar 1) Sinmek 2) Bir şeyi kendine siper edip saklanmak 3) Ortalığı hafif sis kaplamak, pusarmak Yüce dağlar ne kararıp pusarsın. Karacaoğlan Birleşik Sözler suspus … Çağatay Osmanlı Sözlük
susmak — nsz, ar 1) Konuşmasını kesmek Son mısraları acele okuyarak susmuştu. H. F. Ozansoy 2) Konuşmaktan kaçınmak 3) Ses veya gürültüyü kesmek, ses ve gürültü yapmamak 4) mec. Etkisini göstermemek, tepki göstermemek Adaletin sustuğu yerde haksızlık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tartışmacı — is. Bir konu ile ilgili ayrı görüşleri savunan kimselerin her biri Kamburunu gittikçe daha çıkararak tartışmacıları suspus eder. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük